İSKOÇYA HIGHLAND (PASTORAL BİR SENFONİ)
Temmuz ayında bir toplantı için Edinburgh’a gitmiştik , ardından araba kiralayarak 3 gün Highland gezisi yaptık . Kısaca notlarımızı paylaşmak isterim.
Aslında Edinburgh dan alabileceğiniz çok güzel 3-4 günlük Highlandturları var ancak bizim gidiş dönüş tarihlerimize uymadığı için biz kendi turumuzu kendimiz yaptık Başlangıçtaki en büyük korkumuz sağdan direksiyon ve soldan trafik idi. Ama arabadkia 6 kişi hepimiz adeta birer şöfor gibi hareket ederek 3 günde 1700 km yolu yapmayı başardık
İskoçyanındağlık kuzey bölgelerine Highlands deniyor. Braveheart, RobRoy gibi filmlerden hatırladığımız tarihi İskoçya mekanları buralarda yer alıyor. Söz ettiğim turlar aşağıdaki haritada belirtilen yolu izleyip TheIsle of Skye, LochNess, Glencoe, Outlander ve Harry Potter filmlerinin çekildiği yerler ,Eilean Donan Castle, Culloden Battlefield, doğa parkları ve bir viski fabrika ziyaretini kapsıyor.
Bizim yaptığımız tur
Biz bu turu tersten yaptık ilk durağımız Aberdeen idi . Yol üzerinde St. Andrews, Dandee, Monfrieth, Arbroath ‘a uğrayarak Aberdeen da kırsalda Aberdeen Üniversitesindeki bir sosyoloji profesör hanımın kır evinde kedileri, köpekleri ve atları ile bir gece geçirdik. İnanılmaz keyifli idi.
Aberdeen ‘de kaldığımız ev
Aberdeen daki evimizde sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra Inverness ‘a doğru yola koyulduk . Yolda bir viski tadımı yapmayı planlıyorduk, bir anda karşımıza GlenfiddichDistilleryçıktı. 1887yılında kurulmuş bir aile şirketi bugüne dek gelmiş.
Önce Viskinin öyküsünü dinledik sonra imalat aşamalarını gördük ve en son da tadım yaptık.
Tek malt (single malt)viskinin özelliği bir tek damıtma evinden (distillery) çıkması. İskoçya’nın değişik yörelerine dağılmış yüzün üzerindeki damıtımevinde, arpa maltından, zahmetli ve pahalı metotlarla yapılıyorlar.İskoç viskilerinin bir diğer farklı özelliği bu bölgede bulunan kaynak sularının inanılmaz saf ve lezzetli oluşu,alkol oranını düşürmek için bu saf sular kullanılıyor. İyi bir viski için çok iyi arpa, su ve zamana ihtiyaç olduğunu öğrendik.Glenfiddich ailesi RobbieDhusu pınarlarının olduğu arazıyi bütünüyle satın almış kendilerine özel bir kaynakları var.
İskoç viskileri sadece arpa maltından yapılıyor oysa Amerikan viskilerine mısır, buğday çavdar ve maltlanmamış arpa kullanılabiliyor. Bourbon viskiler içleri yakılmış beyaz meşe fıçılarda iki yıl bekletildikten sonra şişeleniyor. Kendine özgü vanilya kokusu ve tadını, bu içi yakılmış fıçılar veriyor .
4 adet viski tadımı yaptık,8,12 ve 18 yıllık GlenfiddichveExperimental Series Project XX denen özel bir viski. 20 adet viski uzmanının davet edip kendilerine göre en iyisini seçmesini istemişler, onların seçimi ile bir blend yapılmış adına Project XX denmiş ama biz en çok 18 yıllık olanı beğendik.
İskoç viskileri highland, lowland ve ada viskileri olarak ayrılıyor. Ada viskileri , adanın çevresindeki özel yosunlardan (TURBA) isleme ile yapılıyor Lagavullin ve Laphroaig en önemli örnekleri.
Bir sonraki durağımız Kaşmir yapımı ile ünlü Elgin kasabası oldu Burada özel kaşmirlerden alma şansımız oldu.. Elgin katedrali hemen şehir merkezinde yer alıyor.
Daha sonra İnverness’e doğru yola çıktık ,burası highland merkezi olarak biliniyor.Kuzeyinde kuzey denizi, içeride LochNess’e bağlanan bir akarsu ile sular şehri.
Inverness
Inverness katedralini gezip Ness nehri kenarında yürüyüş yapıp öğlen yemeğimizi burada yiyoruz. Yemek için nehir kıyısında bir otelin pub restoranını (Columba Hotel) seçtik ama hiç önermeyeceğim bu ülkede yediğimiz en kötü fish&chips idi.
Ardından nehir boyunca arabayla yola koyuluyoruz. Yol boyunca gerçek bir doğa senfonisi yaşıyoruz. Su, yeşil ve şatolar dizisi bitmek bilmiyor ve bizi şaşırtmaya devam ediyor. Ve LochNess ‘e ulaşıyoruz.
LOCH NESS
‘LochNess’ büyük ve derin bir tatlı-su gölü, İskoçya’nın ikinci en büyük gölü olmasına rağmen (alanı 56.4 kilometre kare), derinliği sebebiyle hacim olarak diğerinden daha büyüktür (en derin noktası 230 metredir). Burada birkaç çeşit canlı bulunmaktadır, fakat aralarından bir tanesi yıllarca insanlar tarafından var olduğu düşünülen gizemli bir yaratıktır.LochNess canavarı Nessi çok meşhur.
Biraz daha güneye iniyoruz , bir yanımıza göller bir yanımızda yanımız ormanlar harika bir yolda ilerliyoruz muazzam bir şato da birden karşımıza çıkıyor UrquartCastle gördüğümüz en güzel şatolardan biriydi.
UrquartCastle
ve Fort Augustus ‘a geliyoruz.
FORT AUGUSTUS CALEDONİAN CANAL CENTER
Lochness’in güney batısında yer alıyor.
Caledonian Canal Center
CaledonianKanalı Great Glen bölgesinde Inverness in güney batısında 1882 de inşa edilmiş. Deniz taşıtlarının LochLinn ‘den Atlantik okyanusuna geçişine kademeli yükseltmelerle izin veriyorayrıca LochNess ve kuzey denizi arasında geçit oluyor.
Oldukça yorulmuştuk ayrıca Oban içinde otellerde yer bulamadığımız için 30 km kadar yakınındaArduaine kasabasında LochMelfort kıyısında bir tatil köyünde kaldık . LochMelfort Otel de odalarımız hemen göl kıyısında idi.
LochNess (Fort Augustus)
Daha sonra Glencoe ‘dan geçerek Oban ‘a vardık
OBAN
OBAN şehir merkezi
LochMelfort Otel
Otel de odalarımız hemen göl kıyısında
Hatta kapımızın önüne gelen arkadaşlar (Hairycoo denen İskoç inekleri)
Akşam yemeğini Oban ‘da Ee-usk restoranda yedik çok lezzetli deniz ürünleri olan bir aile işletmesi çok memnun kaldık
Ertesi gün planımız feribota binerek Mull Adası’na gitmek idi ancak zamanımız az kaldığı için bunu yapamadık . Her yerde çok çok güzel olduğundan bahsediliyor biz ertelemek zorunda kaldık. Obandan ayrılmadan hemen yakınındaki bir köye (Lochilphead.CraobhHaven ) uğrayıp burada TheGivingtreecafe de kahve içtik. Dubai de çok yoğun çalışan bir iş kadını açmış,yazın kalıyor ve dünyanın her yerinde topladığı objeleriden kıyabildiklerini satıyor. Mesela benim çok beğendiğim bir objeyi ısrarla satmadı bana.
TheGivingTreeCafe
Ertesi gün Edinburgh’a dönüş e geçtik. İlk Durağımız Loch Tay yakınındaki Killin oldu . Burada ki şelalenin kıyısında TheFalls of DochartInn restoranda bir yemek yedik. CullinSkink çorbasını da burada tattık.
Falls of Dochart
Bir sonraki durağımız Pitlochryoldu.
Meşhur İskoç yünlüleri burada yapılıyor.Çok sık festivalleri oluyormuş.Ufak şirin dükkanların güzel kafelerin olduğu bir ana caddesi var .
TheOldMillInnçok şirin bir britishpub gerçek bir fish&chips burada öneririm.
Hemen yakınında yer alan Blair Kalesi’ni de görmenizi tavsiye ederim . 700 yıllık bir şato 30 odası var.
Blaircastle
Dönüş yolunda son durağımız StirlingCastle ve William Wallace anıtı oldu.
Stirling Edinburgh’a yaklaşık 80 kilometre uzaklıkta. Kasabaya hakim iki tepeden birinde Stirling Kalesi, diğerinde ise William Wallace Anıtı var. Sir William Wallace İngiltereye yapılan direnişte direniş kuvvetlerine öncü olan bir şövalye . Çok uzun boylu olduğu ve RobinHood efsanesine kaynak olduğu bilinir. Wallace’in hayatı ünlü BraveHeart filmine konu olmuştur son sözü ÖZGÜR İSKOÇYA olmuştur.
Edinburg ‘a dönüşte yine çok güzel bir evde kalarak geceye son noktayı bir Türk restoranı olan YENİ ‘de rakı ve türk mezeleri ile noktaladık . Sanırım ülkeyi özlemiştik.
İskoçya’da öğrendiğim İskoç lezzetlerini daha önce Toraksım ‘da paylaşmıştım .
Sevgilerimle