Almanya’nın orta ve güney kısmını birbirine bağlayan, kuzeyde Würzburg güneyde Füssen arasında kalan, yaklaşık 400 km uzunluğundaki tematik bir yol rotası. Bu yol İkinci dünya savaşı sonrası Hitler’in olumsuz etkilerini silmek amacıyla halk ve devlet ortak oluşturulmuş bir turizm projesi , a slında Amerikalı askerlerin bir keşfi olduğu da söylenir. Her nasıl olursa olsun Almanya’nın çehresine yumuşak bir dokunuş getirmiş.
Bu rotayı yapmaya karar verdiğimiz an baktığımız tüm turlar Frankfurt’a uçup Münih de sonlanıyordu. Ancak biz Münih’e gitmeye ve tura güneyden başlamaya karar verdik.
İlk konaklama yerimiz Romantik yolun en güzel kentlerinden olduğu söylenen Füssen olacaktı ancak Münih’e öğlen gibi inip ,akşama epey vaktimiz olduğu için yolda nerelere uğrayabiliriz diye düşündüğümüzde Wieskirche (haç kilisesi) ve Oberammergau en iyi iki seçenek olarak çıktı.
Biz kiliseden vazgeçip Oberammergau’ya gittik, yol yaklaşık bir saat sürdü. Arabamızı park ettik ve şehirde dolaşmaya başladık . Burası Alp dağları arasında ormanlarla çevrili çok şirin bir kasaba. Tahta oymacılık çok meşhur. Tüm evlerin ön cephelerine resimler yapılmış , her ev adeta birer tablo gibi
Bu kasabayı ünlü kılan Passion Spiele denen ve her 10 yılda bir oynanan tiyatro oyunu ; sonu sıfırla biten her 10 yılda tüm kasaba halkı İsa’nın hayatını sergilemekte (yaklaşık 2000 kişi) , bu oyun Passion Spiele Theatre da sergileniyor. Biletler yıllar önceden tükeniyormuş . 1634 yılında ölümlere neden olan veba salgını sırasında kasaba halkı bir adak adıyor ve veba salgını sona ererse 10 yılda bir tüm kasaba İsanın hayatını oynayacağız diyor. O yıldan beri de sadece 1940 da savaş nedeniyle ara vermişler.
Biz önce kasabanın merkezinde çok şirin bir otelin kafesinde (Hotel Alte Post) mola verip biralarımızı içtik ,
Sonra kasabanın içinde turlarken Passion Spiele tiyatrosunun önünde bir bahçe festivaline denk geldik. Yöresel kiyafetlerle yapılan dansları izledik çok keyifli idi.
Sonra hava hafif karardı ve yağmur başladı biz de konaklama yerimiz Füssen’e doğru yola çıktık .
1.Durağımız : Füssen
Romantik yolun en güzel kasabalarından biri diyebilirim
Tur boyunca en pahalı konaklamamızı yapacağımız eski şehrin hemen içinde ki 4 yıldızlı Hotel Schlosskrone Füssen e yerleştik Çok güzel bir otel , harika odaları ve restoranı var. Hopfen am See denen plaja 12 dakikalık yürüme mesafesinde burada da güzel restoranlar var .
Akşam yemeği için eskişehir içinde ki Madame Pluesch (Alman ) ve Il Pescatore (İtalyan ) restoranlarını tavsiye ederiz .
Ertesi sabah ünlü Neuschwanstein ve Hohenschwangau saraylarına gitmek için yola çıktık. Arabayla Füssen kasabasına 5 dakika mesafede ancak şato giriş biletlerinizi yolculuğa çıkmadan iki gün önce internetten ya da bir gün önce Ticket Office den almanızı şiddetle öneririz. Şatoya çıkmak için otobüs transferi ya da atlı arabalar mevcut park yerlerinin oradaki duraklardan kalkıyor ancak çok kuyruk var en az bir buçuk saat önceden orada olmanız iyi olur. Atlı arabaların her iki şatoya da çıktığı söylenmişti ancak gittiğimizde sadece Hohenschwangau şatosuna bunlarla çıkabileceğimizi öğrendik ve otobüsü dakikalarca bekledik. Tur saatimizi kaçırdık neredeyse biletleri yakacaktık zorla kendimizi iki sonraki tura aldırdık.
Şatoların her ikisini de gezebilirsiniz ancak bir tane gezecekseniz tercihiniz Neuschwanstein olmalı. Walt Disney’in de simgesi olan bu şato gerçekten çok görkemli. Dünyanın yedi harikasından biri Kral II. Ludwig tarafından 1869 yılında yaptırılmış, sanata çok düşkün özellikle Wagner hayranı imiş. Şatoda 4.katta Singer’s Hall denen salon bu düşkünlüğü yansıtıyor. Bu şato Ludwig’in hayali imiş, yapımı 17 yıl sürmüş ancak hala tamamlanmamış . Kralın adı bu takıntı yüzünden deli Ludwig’e çıkmış
Şatonun dördüncü katından Schwansee, Forggensee ve Hopfen see gölleri ve karşı tarafta yer alan Hohenschwangau şatosu harika bir pitoresk görüntü oluşturmakta.
–Garmisch-Partenkirchen,
Bavyera eyaletinin Yukarı Bavyera bölgesinde bulunan bir başka güzel kasaba gezilmesi çok önerilen yerlerden ancak biz gidemedik onun yerine 15 km uzaklıktaki Forggensee Gölü kenarında piknik yapmak istedik ama ne yazık ki göl kurumuştu biz de Hopfen See ye gidip orada göl kenarında peynirle şarap içip çimlere uzandık . Kasaba halkı da aynı durumdaydı hatta yüzüyorlardı ancak su çok bulanık Çeşme’yi bırakıp gelmiş kişiler olarak biz sadece suyun ısısına bakmak için ayaklarımızı soktuk.
- Durağımız Landsberg am Lech ,
Konaklama için buraya 10 km mesafedeki Waal köyünde Hotel Gasthaus zur Post ‘da kaldık. Bir aile tarafından işletilen geleneksel bir misafir evi ,eskiden bir bira fabrikası ve postane olarak hizmet veren Hotel-Gasthof Zur Post’un tipik bir köy oteli. İnek sesleri, tezek kokuları içinde uyuduk ama şikayetçi değildik doğrusu
Booking de otel restoranının ödüllü olduğu yazıyordu ama sorduğumuzda böyle bir şey olmadığını öğrendik , mutfağı sekizde kapanan bir köy lokantaları vardı. Biz de akşam yemeği için Landsberg am Lech kasabasına gittik , içinde harika Lech nehri akmakta hatta bir bölgede şelale haline gelmekte , kıyıda bir bira evinde (Brahaus) birşeyler içtikten sonra Cafe und Weintube am Herenturm adlı bir restoranda akşam yemeği yedik . Bu restoranın özel yemeği krepli, jambonlu hollandez soslu kuşkonmaz muhteşemdi. Kuşkonmaz (Spargel) Haziranda tam mevsiminde tüm yerel pazarlarda boy boy satılmakta.
Yine kendi tavsiyeleri olan Drunken Virgin adlı tatlıyı çok beğenmedik.
Ertesi sabah otelimizde kahvaltımızı yapıp yeniden Landberg ‘e gidip Adolf Hitlerin ‘de yakalandıktan sonra yaklaşık 260 gün boyunca cezasını çektiği Landsberg Hapishanesini gezmek istedik. Ancak halen aktif cezaevi olarak kullanıldığı için gezdirmiyorlardı. Hitler bu hapishanede kaldığı süre boyunca, hayatını anlattığı o meşhur “Mien Kampf” yani Kavgam kitabını bu hapishanede kaleme almış.
Oradan Ausburg’a doğru yola çıktık. Bertol Bretcht’in evini ziyaret etmek istedik ama Pazartesi olduğu için kapalıydı.
Ausburg ‘da gezilecek yerler arasında Belediye Meydanı (Rathausplatz) , Belediye Binası’nın hemen yanında, meydana bakan Perlach Kulesi (Perlachturm), Marthin Luther’ın hayatından bazı izler taşıyan St. Anna Kilisesi sayılabilir.
Meydanın tam orta yerinde, şehrin kurucusu adına 1594 yılında yapılan çok güzel bir çeşme bulunuyor. Çeşmenin üzerinde imparator Augustus’un heykeli var. Yanlarda ise bölgeye hayat veren dört nehri temsil eden kadın heykelleri var. Bu çeşme 400 yıldır burada imiş.
Ama bu şehirde esas görmeniz gereken dünyanın ilk sosyal konutları olan Fuggeria konutlar olmalı.
Burası dünyanın ilk sosyal konutları ,1521 yılında ünlü zengin Jakob Fugger tarafından kurulmuş140 ev 67 daire mevcut. Bugün bile yaşayan aileler var çok ufak kiralar ile kalıyorlar İkinci Dünya Savaşı sırasında bodrum katları sığınak olarak kullanılmış. Mahallede kilise, çeşme , okul ve revir bulunuyor. Dünyanın ilk sosyal konutları olması ve halen de kullanılması nedeniyle çok ilginç ve görülmeli.
Mozart’ın babası da buradaki evlerden birinde yaşamış.
Daha sonra Tuna nehri kenarında Donauwörth kasabasında bir küçük mola vererek Nordlingen ‘e yola çıktık
3.Hedef : Nordlingen
Dev bir meteor krateri üstüne kurulmuş güzel bir şehir. İki büyük savaşa sahne olmasına ragmen bugün Almanya’nın şehir surları hala sağlam olan sadece üç şehrinden biriymiş.
Konaklamamızı Nordlingene 20 km uzaklıktaki Harburg kasabasında yaptık. Romantik yolun tam içinden geçtiği harika bir kasaba.
Harburg
Konaklama yerimiz Hotel Restaurant Straussen / Harburg Otel sahiplerimiz köpekleri ve minik bebekleri ile yaşayan genç bir çift. Odalar son derece büyük ve tertemiz. kesinlikle öneririz.
Akşam yemeği için Nordlingen de Kleibls Restaurant am Daniel de yemek yedik çok şık bir restoran çok iyi hizmet verdiler biraz pahalı ama değdiğini düşündük. Harburga mutlaka uğrayın deriz.
Ertesi sabah yola çıkıp Dinkelsbühl’de bir kahve molası verdikten sonra Rothenburg ob der Tauber ‘e doğru yola çıktık . Nördlingen-Dinkelsbühl yaklaşık 45 km. Harika bir kasaba. Mutlaka durulması gereken bir nokta. Tam romantik yol kasabası.
4.Konaklamamız Rothenburg ob der Tauber
Konakladığımız otel Gasthof Schwarzer Adler eski kentte surlar içinde küçük bir otel , konumu çok iyi ama odalar çok küçük , hiç fena olmayan bir kahvaltısı var.
Rothenburg şehri, 30 yıl savaşlarında etkilenen tüm şehirlerin içinde Avrupa’nın en iyi korunmuş şehriymiş, 13. yy. ve 14 yy.’den günümüze kadar gelmiş.Yemyeşil Tauber vadisi yanında kurulmuş masalsı bir kent. Romantik yolun tartışmasız en beğendiğimiz şehri oldu.
Tüm kartpostal ve magnetlerde kullanılan şehrin Plönlein’ yani Küçük Meydan denen kısmı yukarıda gördüğünüz yer.
Noel Köyü olarak bilinen meydandaki yürüyüş yolunda güzel hediyelik dükkanlar var . Rothenburg’un geleneksel tatlısı Kartopu ‘Schneeballen’ yemeyi unutmayın. Üzeri süslü, kızarmış hamur toplarının içi akışkan çikolata, ceviz, fındık vs. ile dolu. Bu geleneksel tatlıyı satan bir çok fırın var biz tavsiye üzerine Diller-Schneeballentraume-Cafe’de yedik.Yapan kişinin de fotoğrafını çektik , kızartma olduğu için biraz ağır geldi bize ve çok beğenmedik.
Rothenburg ob der Tauber-Diller-Schneeballentraume-Cafe
Akşam yemeğimizi şehri çevreleyen surların hemen altında Restaurant und Cafe Michelangelo da yedik. Çok hoş bir İtalyan restoranı, tiramisu efsane idi.
Sonra da şehri çevreleyen bu surlara çıkıp çok keyif aldığımız bir yürüyüş yaptık.
Daha sonra saat sekiz de Gece Bekçisi (Night Watchman) turu aldık. Bekçi o gün kasabada bulunan tüm turistleri alıp dolaştırıyor ve kentin tarihi hakkında oldukça uzun bilgiler veriyor, tek kişilik stand up gibiydi, sonuna doğru biraz sıkıldık.
Ertesi sabah 5.konaklamamız olacak Nürnberg ‘e doğru yola çıktık .
Nürnberg düz bir şehir. Burg isimli tepeye çıkılıp şehre kuş bakışı bakabilirsiniz. Gezilmesi önerilen müzeler Oyuncak müzesi, Tren Müzesi, National Museum.
Pazaryerinde (Marktplace) ‘de güzel yöresel ürünler satan tezgahlar var pek çoğu Türk. Burada Nürnberg’in meşhur 1926 yılından bu yana bu isimle tescillli bol baharatlı Lebkuchen kurabiyesini tadıp satın alabilirsiniz.
‘Frauenkirche’ Yani ‘Kadınlar kilisesi’ ; 1349 senesınde tüm doğu Avrupa bloğunu etkileyen Veba salgını sonrası, almanlar bu salgının nedeni olarak Yahudileri görmüş ve yahudilerin bu kentte yaşamasına izin verdikleri için tanrının kendilerini veba salgını ile cezalandırdığını düşüneek sinegoğu yakmışlar ve üzerine bu kiliseyi inşa etmişler. dilen Kadınlar kilisesi saat kulesinde saat 12’de müzik eşliğinde değişik figürler kralı dönerek selamlıyorlar tüm turistler de bunu görüntülemeye çalışıyor. Ben turistleri çekmeyi yeğledim .
Burada dilek çeşmesinde iki halka var biri sarı diğeri siyah bunları 3 kere çevirip dilek dileyebiliyorsunuz. Efsaneye göre o dönemde civardaki dükkanlarda çalışan bir çırak ustasını etkilemek için çeşmenin üzerine bu pirinç yüzüğü yerleştirir ve sonrasında dükkanın işleri açılır , eee biz de dileklerimiz diledik elbette.
Pazaryerinde Bratwurst Röslein özel Nürnberg mutfağı sunan 1500 kişilik bir lokanta biz burada meşhur sosisleri ve bira ile öğlen yemeğimizi yedik .
Öğleden sonra hepimizin içini burkan iki müze dolaştık . Mutlaka görmenizi öneririm. Önce Nürnberg dokumentationszentrum (Dokümentasyon merkezi) denen Nazi döneminin tüm ayrıntılarıyla belgelendiği ve nazi mitinglerinin yapıldığı kongre alanı nı gezdik. . Hitler Almanya’sının doğuşu,ihtişamı ve çöküşü belgeler,resimler ve videolar çok güzel bir ışık tasarımı ile sunuluyor. Bu tasarım sadece görsel hafızayı değil duygularınızı da yönlendiriyor. Burada 14 metre uzunluğunda olan bir tren yolu instalasyonu ve tren yoluyla taşınıp öldürülen 6 milyon yahudinin isimlerini temsilen tren yoluna saçılmış isim kartları çok etkileyici idi.
Daha sonra Memorium Nürnberger Prozesse denen Nürnberg Uluslararası Askerî Ceza Mahkemelerinin gerçekleştiği adalet sarayı ve 24 nazinin “Dünya barışına karşı işlenen suçlar ve savaşa sebep olmak “suçlarından yargılandığı 600 numaralı salonu gezdik. Burada davacı Amerika, ;İngiltere , Fransa ve Rusya davalı ise 24 kişi ve 6 organizasyon imiş. Baş savcı Robert Jackson’un kendi sesinden açılış konuşmasını dinledik.
“Dünya barışına karşı işlenen suçlara yönelik tarihin bu ilk duruşmasını açma ayrıcalığı ağır bir sorumluluk yüklüyor. Hüküm verme ve cezalandırma amacında olduğumuz yanlışlar öylesine hesaplı, öylesine kötü niyetli ve öylesine yıkıcı olmuştur ki tekrarlanması hâlinde varlığını sürdüremeyeceğinden medeniyet bunların gözardı edilmesine müsamaha edemez. Zafer heyecanını yaşayan ve aldığı yaralar canını yakan dört büyük ulusun, intikamın pençelerine engel olması ve tutsak düşmanlarını gönüllü olarak kanunun hükmüne teslim etmesi, bugüne kadar Gücün Akla ödediği en önemli tazminatlardan biridir.”
Akşam Fürst’de Airbnb den kiraladığımız evde kaldık. Kasabanın içinde Chilly restoranda hafif bir Meksika yemeği yedik ve margaritalarımızı içtik
Sabah Bamberg’e hareket ettik. Unesco dünya mirası listesinde bir romantik kent Bavyera bölgesinin incisi olarak anılıyor. Kentin içinden pek çok nehir ve kanal geçiyor hatta bir alana Küçük venedik deniyor. Harika şatolar mevcut, çok iyi korunmuş. Biz burada Altes Rathaus ‘u gördük. Regnitz nehrine çakılan kazıklar üzerine inşa edilen çok ilginç bir bina.
Hemen arkasındaki bir kafede bir şeyler içtik ve nehri izledik.
Bamberger Dom ST. Peter und ST.George katedrali, Alte Hofhaltıng (Piskoposluksarayı) ve gül bahçelerini gezdik.
Daha sonra 6.konaklamamız olacak son romantik kentimiz Würzburg’ a yola çıktık , konaklayacağımız Ghotel Hotel ‘e yerleştikten sonra eski şehre yola çıktık . Kraliyet sarayı , Residenspltatz, Katedral Dom gezilecek yerler arasında.
Ama bize göre en etkileyici yer Alte Main Brücke; şehrin iki yakasını bağlayan ve üzerinde ince cam kadehlerde şarap servisi yapılan ,sokak çalgıcılarının değişerek gösteri yaptığı çok çok keyifli bir yer. Akşam üzeri şarabınızı alıp burada bir vakit geçirmenizi öneririz. Biz daha sonra yemeğimiz de bu şarap servisini yapan ve köprünün hemen başında yer alan Alte Mainmühle restoranda yedik. Şiddetle tavsiye ediyoruz ama önceden rezervasyon yaptırın.
Ertesi gün son konaklamamızı yapacağımız Heidelberg’e yola çıktık , yolda Tauberbischofsheim kasabasında küçük bir mola verdik, Bir başka romantik minicik bir köy. Köy meydanında kahvemizi içip yola koyulduk .
Heidelberg Almanya’nın bombalanmayan tek şehri olduğu için çok güzel korunmuş. Biz Wohlfuhl-Hotel Neu Heidelberg otelde konakladık. Tarihi Eski Kent bölgesine tramvayla 12 dakikalık mesafede idi. Şehir içinde de güzel oteller var ama oldukça pahalı. Yarım günümüz olduğu için hızlıca Heidelberg şatosu, Main köprüsü ve ünlü maymunu, Herkül çeşmesi, Kutsal Ruh (Heiligeistkirche) kilisesi, Studenkarzer (Öğrenci hapishanesi) ‘ni hızla gezdik. Studenkarzer 1823-1914 yılları arasında şehrin ,içinde uygun olmayan davranışlarda bulunan öğrencilerin birkaç gün tutulduğu bir yer çok ilginç.
Tüm bu ziyaretler iki saat içinde yapılabiliyor. Önce kaleye çıkıp sonra şehre inip eski şehrin içinde hepsini gezmeniz mümkün.
Akşam yemeğimizi Schnitzelbank restoranda yedik altı yedi masası olan rezervasyonsuz yer bulamayacağınız bir mekan. Mutlaka rezervasyon yaptırın. Akşam Markplatz da bir kahve de oturup tüm kasaba halkı ile dünya kupası İspanya &Portekiz maçını izledik pek keyifli oldu.
Artık son gün dönüşe geçtik .
Rüdesheim am Rhein kasabasından Loreley kayalıkları için nehir gezisine çıktık. Ren nehri üzerinde 2.5 saat süren bir yolculuk yaptık ,tekne nehirde sağlı sollu yer alan şatoları ve harika kasabaları geçerek Loreley kayalıklarına varıyor. Biz dönüşü trenle yaptık.
Ren Nehri vadisinde turistleri en çok çeken bölgelerden biri olan Loreley, aynı zamanda UNESCO’nun da Dünya Mirası Listesi’nde de bulunuyor. Ren’in orta kısımlarında yer alan bölgede, nehrin doğu cephesinde bulunan 125 metrelik sarp kayalık yüzyıllardır gemicilerin korkulu rüyası. Nehrin bu en dar geçiş noktası, deniz kızı Loreley ile biliniyor. Efsaneye göre aşık olduğu balıkçının kendisini aldatması üzerine gemicilerden öç almak isteyen Lorelei o günden beri aynı odysseus’u cagiran siren’ler gibi gemicileri yalniz başina oturup agladigi kayalara dogru ceker, tekneler de kayalara carpip batarlar . Efsaneye göre altın saçlı deniz kızı Loreley’ın o kadar güzel bir sesi var ki, şarkı söylediğinde bütün denizciler büyüleniyor. Deniz kızınının etkisine kapılan denizciler akıntıya dikkat etmedikleri için gemileri tam da bu bölgede devriliyor veya batıyor.
Loreley bölgesinde hâlâ nedeni tam olarak açıklanamayan birçok kaza meydana geliyor. Belki de efsanenin hâlâ canlı kalmasının en büyük nedeni de bu.
Daha sonra Frankfurt’a doğru yola çıktık ve çok güzel anılarla gezimizi izmirde noktaladık .
Romantik yol aslında cruise tekneleriyle de yapılıyor ama biz karada dolaşıp daha özgür olmak istedik. Planladığımız bu programdan da çok mutlu olduk.Dünyanın nice güzelliklerini keşfetmek dileğim ve sevgilerimle
Arzu Yorgancıoğlu